Çok uzak diyarlara, Destiny’nin destansı dünyalarına sizler için yolculuk yaptım. Oynamaya başladığım bir kaç saat içinde Destiny’nin bir çok oyuncu kitlesine hitap etmeye çalıştığını farkettim. Popüler oyunların özelliklerini bir araya toplamış gibi adeta. Sizin deneyiminiz ise hangilerine kapılacağınıza bağlı.
İçindekiler
Hikayesi:
Oyunun en belirgin özelliği kızgın silah ateşleri ve büyüleyici dünyaları. Bütün farklılıklarına tamemen özen verilmemiş böylece bir çok parçayı ayna anda yaşayabiliyorsunuz. Konudan konuya atlayabilmek de oyunun ne kadar devasa olduğunu ortaya koyuyor. Yani anında kıyasıya bir mücadeleden, sakin bir maceraya geçebiliyorsunuz. Bildiğimiz gibi Bungie fantastik dünyalarıyla meşhur ve Destiny bunun güçlü bir örneği daha.
Eski Rusya’nın çevresindeki duvarın gölgesinde yapay zeka arkadaşınız sizi uyandırdığından itibaren Destiny, dünyasının muazzam olduğunu hissettiriyor. Her yer tablo gibi illüzyonlarla şaşırtıyor sizi. Mekanın boyut kavramını neredeyse kaybediyorsunuz. Keşif duygularınız yerinde duramıyor, her ne kadar bütün görülen yerlere ulaşamasanız bile.
İlk başta o izlenimi verse de, Destiny göründüğü kadar da büyük değil. Tabi ki, verilen dört ana gezegen kaybolabilinecek kadar büyük. Hızlı Sparrow motorunuzda bile gezegenin bir ucundan diğerine varmak biraz zaman alıyor. Bunun içine yoldaki bütün mağaraları, tapınakları ve diğer gezilebilen yapıları da katarsak, yeterince büyük.
Açık dünya rol üstlenme (RPG) veya MMO oyunlar kadar geniş değil ama Destiny bunlara benzemesine rağmen o oyunlardan biri olduğunu iddia etmiyor. Ayrıca topografik olarak karakter çeşitliliği o tür birçok oyundan çok daha fazla.
Atmosfer:
PlayStation 3 veya XBox 360 gibi önceki platformlarda bile Destiny’nin uzaylı manzaraları inanılmaz detaylı olmuş. Her kaya, kamp ve harabe ince ince çizilmiş görünüyor. Her ayrıntıya özenle bakmasam da genel olarak sadece bir kaç tane tekrarlanmış köşe bulunuyor, ve ana bakışta Venüs üzerindeki gaz çıkaran su birikintileri gibi ince gizli detaylar sizi ekranın içine çekiyor. Oynarken bu tür yerlerin uzayın bir yerinde var olduğunu düşündükçe aklım gidiyordu.
Siz bu haldeyken size eşlik eden müzik elbette hislerin boyutunu astronomik yapıyor. Savaşlarda sizi aksiyona sürüklerken, bunların arasında gizem ve merak uyandıran müzik eşlik ediyor. Ekran yüklenirken görünen animasyonlar bile dikkat çekici. Bungie görseller bakımından baya kendini aşmış Destiny oyununda. Bir gezegenden diğerine geçmek baya vakit alıyor haliyle, ama bu vakit bütün bu yerlerin birbirine bağlı olduğunu anımsamanıza yarıyor.
Malesef, bütün bu göz boyama Destiny’nin açık dünya tasarımı ve sıkı sıkı hikayesinin sürtüşmesini değiştiremez. Cutscene’ler olabildiğince aza indirilmiş ama bu da bir anda “N’oluyo nasıl geldik” buraya tarzında sizi kafa karışıklığına sevk ediyor. Yani her ne kadar Emmy adayı ses aktörleri olsa da, Destiny de bu konuda fiyasko. Yine de neden yaptığımı tamamen bilmesem de ateş etmek ve sağa sola koşturmak elbette keyifliydi.
Oynanış:
Halo serisinin akıcı hissine bir de hız ve daha hareketli ve dinamik bir çatışma ekleyin ve işte size Destiny’nin oynama biçimi. Her classın hareket kabiliyetiyle birlikte hızlı koşma, kayma, süzülme, duble zıplama, ve kısa mesafe ışınlanma kabiliyeti veriliyor. Bu ekstra dinamiklik yine class becerilerine göre modifiye edilen güçlü patlayıcılar ve arbede saldırıları ile inanılmaz bir his veriyor size.
Akıllıca tasarlanan savaş alanları size bütün imkanlarınızı istediğiniz şekilde kullanma olanağını veriyor. Bu alanların diğer geniş mekanlarla bağlandığını görünce çok etkileniyorsunuz. Mesela Destiny oynarken vortex grenade atıp mekanı kontrol ettikten sonra düşmanımı saklandıkları yerden çıkarttığımda, onlara doğru koşup pompalıyla selam verdikten sonra yukarıdaki sığınakta saklanabilirim. Yeteri kadar geniş bir alan olduğundan senaryo dolambaçsız görünsede düşmana karşı yaklaşmanın bin bir çeşidi var.
Irklar:
Yolculuğunuz boyunca orduları birbirinden değişik dört farklı ırkla karşılaşacaksınız Destiny’de. Kuvvetli dört kollu Fallen’lar harika gizlenebilecek, sizi sürekli kuşatacak ve pusuya düşürmeye çalışacaklar. Robotik Vexler gibi diğer uzaylılarımız bir anda savaş alanına ışınlanabiliyorlar, çekirge gibi zıplayabiliyorlar veya gizlenme aletlerine sahip olabiliyorlar. Sizi sinir edebilecek problem oluşturma sayıları oldukça etkileyici.
Var olan düşmanların daha büyüğü ve daha çok puan getiren bazı bosslar bu problem getirme sayısı bakımından noksan. Takım arkadaşlarınızla koordine olup zayıf noktasını bulmanız gereken Spider Tank bu bahsettiğim bosslardan farklı. Çok zorlayan ve yendiğinizde “SONUNDA” diye haykırıp, içeceğinizi derince yudumlayacağınız zorlu bir boss bu arkadaş.
Sonuç olarak savaşlar o kadar hoş tasarlanmış ki bir saniye bile sıkılmadım. Sıkılmamanızı da umuyorum çünkü o muhteşem çevreyle anlamlı olarak sadece savaşlarda etkileşebiliyorsunuz.
Savaş haricinde, Destiny basit bir FPS den çok daha fazlasını sergiliyor. Ancak eklenen RPG katmanları, sizi keşfetmek bakımından tatmin etmiyor çünkü belkide Destiny’nin en büyük hatası bütün hareketli parçaları hakkında oyuncuları bilgilendirmemesi. Muhtemelen bunun sebebi çok kesime hitap etmesi ve her birinin ilgi sahasının farklı olması.
Classlar:
Bu eksiklikten nasibini en fazla alanlar yetenek sistemleri ve classlar. Hunter, Warlock ve Titan aynı şeyleri yapıyor (hayatta kalıp onu bunu öldürmek), sadece farklı şekilde. Herkes her silah tipini aynı beceride kullanabilmekte. Classa özel zırhlar da yüksek levellara gelene kadar sadece farklı görünüyor.
Peki Destiny classlarının Borderlands 2 veya Battlefield 4‘dekilerden ne farkı var diye soracak olursanız, Destiny classlarının hiç biri olaya farklı veya olmazsa olmaz bir özellik getirmiyor. Kısaca, diğer oyuncularla işbirliği halinde oynamak sadece “bi’şeylere birlikte ateş etmek” gibi oluyor. Takım halinde kişiye özgü vazifeler yok yani. Yine de hep birlikte saldırmak keyifli olsada, benim aradığım derinlik yok Destiny classlarında.
Yetenek Sistemi:
Yağmalama oyunlarına talep çok. Aşırı karmaşıklığı yok ama anlamlı kararlar almanızı gerektiriyor. Drop rateler level 11 veya 12‘lerde aşırı düşüyor ve sıkmaya başlıyor. Sonunda silah ve zırhlar gelmeye başlıyor. Bunları da istediğiniz şekilde performans ve kullanış bazında modifiye edebiliyorsunuz.
Daha hızlı şarjör doldurmaktan, yeteneklerinizi daha hızlı dolduran zaman azaltıcılarına, donanım bazında gerçekten çok değişik çeşitliliğe sahibiz. Özellikle 20. leveldan sonra egzotik yağmalamalara başladığınızda çılgın modifiye sürprizlerine boğulacaksınız.
Ama problem bunların nasıl yapılacağı adam akıllı açıklanmadığı. Hangi bountyleri hangi görevlerle alıcağınızı koordine edip, cebinizi parayla doldurup, rank kazanmanız gerekecek ve bunlardan birkaçı Tower Hub’ın karanlık köşelerinde saklı. Hikaye sonrasında ilerleyebilmek için çok yol var, ama ya karşılaşıyorsunuz ya karşılaşmıyorsunuz. İşte bu kadar çok geniş kapsamlı ve kendini basitliğe adamış bir oyunun gereksiz kafa karışıklığına yol açan sıkıntısı.
Destiny’nin bu sıkıntıları aslında daha büyük bir probleme açılıyor: Çok fazla deneyim yaşattırmasına rağmen ve herkese bir şey sunma çabalarına rağmen hiçbirinde sizi tamamiyle tatmin etmemesi.
Multiplayer:
Destiny’deki The Crucible adlı multiplayer’ı bunun başlıca örneği. Burada sunulan bir kaç harita Bungie’nin olağanüstü tasarımını yine sergiliyor. Ama arkadaşlarla savaş düzenleyebileceğiniz özel lobilerin eksikliği, veya onca oyun modlarını özelleştirememek, multiplayer FPS bağımlılarını hayal kırıklığına uğratıyor.
Aynı şey Destiny’nin diğer oyuncularla iletişime geçmenizi engelleyişi. Bungie Destiny’ye paylaşılan-dünya (shared open-world) diyor ve diğer MMO’lardan yapısını alıyor. Ama partinizde olmayan oyuncularla iletişime veya takasa geçmek mümkün değil. Bu kotalar haftalık Heroic Strike görevlerini yaparken baş ağrıtıyor.
Heroic Strike görevleri Destiny çıktıktan sonra oyuna eklenen keyifli oyun modları. İlki Vault of Glass adlı baskın görevi. Donanım ve karakterimi geliştirmek için bana çok yaradı. Oyunun hiçbir yerinde göremeyeceğiniz yepyeni bosslar ve yerler içeriyor.
Destiny’nin diğer co-op içeriği gibi Heroic Strikes’ın matchmaking (oyuncuları bir araya getirme) özelliği yok. Yani yüksek level olan ve oyuna hazır arkadaşlarım yoksa, grup bulmak forumlara kalıyor. Arkadaşlarla oynamaya çok alışkın biri olarak bu beni çok üzdü. Benimle diğer oyuncular arasına bariyer koyan bir oyun için neden internete bağlı olmak zorundayım o zaman?
Son Sözler:
Sonuç olarak mekanik olarak mükemmel bir FPS, görsel olarak bir şölen olan Destiny, az gelişmiş RPG modeline ev sahipliği yapıyor. Oyuna başladığınızda sizi alıp benzersiz bir deneyim ile uzak diyarlara götüreceği kesin ama vadettiği gibi olmaya çalıştığı bütün oyunları kapsayan bir dünyayı tam becerememiş.
Destiny yine de oynamaya ve harika vakit geçirmeye değer. Sadece PS3, PS4, 360, XBox ONE oyun platformlarına çıktığı için Destiny PC sistem gereksinimlerine yer veremiyoruz. Arzu ederseniz Destiny 2 Sistem Gereksinimleri‘ni bağlantıdan inceleyebilirsiniz, iyi oyunlar.
Activision, Bungie
Bungie, High Moon Studios, Radical Entertainment
09 Eylül 2014
PlayStation 4, PlayStation 3, XBox ONE, XBox 360, Android
FPS, Aksiyon, RPG (Rol Yapma Oyunu)
Tiger Engine
TEEN 13+
Destiny (1) halihazırda PC için çıkmadığından sistem gereksinim bilgileri bulunmamakta.